Kiralar Artarken, Kiralara İlişkin Vergi Gelirleri Aynı Oranda Neden Artmıyor?Dünyadaki enflasyonist baskı, tüm mal ve hizmet gruplarının fiyatlarını alıcılar yönünden olumsuz etkiledi. Ülkemizdeki inşaat maliyetlerindeki artışlar ve konut stoklarındaki yetersizlik, yurt dışı talep ve nüfus artışı ile birlikte konut fiyatları her geçen gün artmaya devam ediyor. Yeni inşaatların başlamaması ve talebin artarak devam etmesi konut stoklarının azalmasına yol açmıştır. Artan konut fiyatları da, konut alımında yüksek bir bedel ödeyen alıcının yüksek kira talep etmesine yol açmaktadır. Kısa vadede konut arzının artması veya fiyatların düşmesi pek mümkün gözükmemektedir. Fiyatların yapışkanlığı etkisi de düşünüldüğünde, inşaat maliyetleri artmasa bile fiyatlar ancak sabit kalabilecektir. On yıl öncesinde lüks rezidanslar yapılırken, günümüzde lükse değil ihtiyaca hizmet edecek sosyal amaçlı konutların üretilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Hükümet, Büyükşehirlerde memurlara büyükşehir yaşam tazminatı ödemeyi gündemine almış ve bu durumu il ve ilçe bazlı planlamaya başlamıştır. Kira artışları %25 sınırı getiren düzenlemenin süresi Temmuz ayında dolacakken bu sürenin yeniden uzatılacağı hükümet yetkilileri tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ancak artan kira artışları, gayrimenkul sermaye iradına ilişkin vergi gelirlerine aynı oranda yansımamaktadır. Bunun çeşitli sebepleri bulunmaktadır. 1-Kira kontratlarının denetiminin mümkün bulunmaması, 2-Toplu denetim yapacak personel yetersizliği, 3-Kiraya veren ve kiracının anlaşarak kiranın bir kısmının elden bir kısmının banka kanalından ödenmesi, 4-Kira gelirlerine ilişkin olarak ödenmesi gereken vergilere karşı oluşan toplumsal direnç, 5-Vergi bilinci ve kültürünün yerleşmemiş olması vb., Ayrıca iş yerleri içinde aynı sıkıntılardan bahsedilebilmektedir. İş yerleri için elden ödemeler ve çift kira kontratı yapılması gibi durumlar hem damga vergisi hem de kira stopajı yönünden vergi kaybına yol açmaktadır.
Peki ama bu vergi kayıp ve kaçağını önleyecek sistemlere geçişlere yönelik inovatif çözümler mümkün değil midir? Vergi İdaresi: – Konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde, haftalık, günlük veya benzeri şekilde kısa süreli konut kiralamalarında ise tutara bakılmaksızın kira geliri elde edenlerin, – İşyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların, kiraya ilişkin tahsilat ve ödemeleri banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmiştir. Ancak bu zorunluluklar, cezaların ağır olmasına karşın denetim mekanizmasının yetersiz olmasından kaynaklı etkisiz kalmıştır.
Vergi Uzmanları olarak konuyu ele aldığımızda en pratik ve kalıcı çözümlerin aşağıdaki yaklaşımlar olduğunu düşünmekteyiz. -Kira kontratlarının kişiler yönünden e-devlet üzerinden girişinin yapılması, -Şirketler tarafından ise internet vergi dairesi üzerinden girilmesi, -İş yeri kira kontratlarına ait damga vergilerinin otomatik olarak düzenlenerek tebliğ edilmesi, -Bölgesel olarak tespit edilecek rayiç kira bedellerinin belirlenen aralıklarla güncellenmesi ve rayiç kira tutarından aşağı beyan edilen kontratların denetlenmesi, -Kira kontrat bilgilerinin tüm abonelik işlemleri için kurumsal paylaşım yapılması, kira kontratı bilgileri bulunmayanların abonelik işlemlerinin tesis edilmemesi, -Anlaşmazlık durumlarında, mahkemelerce vergi dairelerinden belge istenmeyip tarafların yaptığı kontrat girişlerinin esas alınması,
Yüksek kira geliri elde edenlerin vergi kaçırmasının yolunu kesecek ve abonelik işlemlerinde bürokrasiyi azaltacaktır.
VERGİ UZMANLARI TOPLULUĞU |
4510 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |