• VERGİ UZMANLARI
    • Geleceğin Güçlü Vergi İdaresi İçin
    • VERGİ UZMANLARI
    • Geleceğin Güçlü Vergi İdaresi İçin
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Fatih ÜLBER
fatih.ulber@gelirler.gov.tr
Vergi Borcunun Cebren Tahsilinde Maaş Haczi ve Garameten Taksim
22/11/2022

Fatih ÜLBER
Gelir Uzmanı

 

GİRİŞ

 

Devlet alacaklarının tahsilini sağlama ve bu konuda gerekli tedbirleri alma görevi, 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile kurulan Gelir İdaresi Başkanlığına verilmiştir.

 

Amme alacağı deyimi; 6183 Sayılı Kanunda tanımlanan şekliyle, Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacaklarını kapsar.

 

Bu yazıda amme alacaklarının tahsilinde rüçhan hakkı ve özel alacak ile birlikte Vergi Dairesinin borçlunun aylık geliri üzerine maaş haczi uygulaması durumunda hak ve alacak sırasına değineceğim.

 

 

Bilindiği üzere vadesinde ödenmeyen kamu alacakları hakkında 6183 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda Vergi Dairesi haciz ve cebren tahsil yapma yetkisini haizdir. Bu yetki, amme idaresinin koşulsuz tasarrufunda olup, vadesi geçmiş vergi borcunun tahsilinde gerek mal varlığı araştırması yaparak borçlunun menkul gayrimenkul malına, gerekse mezkur kanunun 79.maddesinde de belirtildiği üzere her türlü hak ve alacağına el koyma salahiyetini de idareye sağlamaktadır.

 

Alacaklı vergi dairesi, amme borçlusunun mal varlığının dışında ayrıca çalıştığı iş yeri bilgilerini de sorgulayarak, borçlunun ücret/maaş ödemesi elde edip etmediği hususunu  görüntüleyebilme yetkisine de sahiptir. Bu sayede, borçlunun aylık kazancının da takip ve cebren tahsil yolu açılmış olup, idareye amme alacağını zarara uğratmadan süratle hazineye iradını sağlamaya yönelik önemli bir imkan sunmaktadır.

 

Borçlunun haczedilen taşınır veya taşınmaz malın satışa konu edilmesinde, vergi dairesinin alacak hakkı ile ilgili önceliği ya da kamu alacağının ilk sırada yer almaması durumunda garameten taksim usulünün nasıl yapılacağı A.A.T.U.H.K.nun 21'inci maddesinde Amme Alacaklarının Rüçhan Hakkı hususu ile düzenlenmiş ve buna göre; "Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz" hükmü ile aynı kanunun 71'inci maddesinde; "Aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirler kısmen haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların üçte birinden çok dörtte birinden az olamaz. Asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin onda birinden fazlası haczolunamaz." hükmüne yer verilmiştir.

 

Nitekim Seri A 1 Sıra Numaralı Tahsilat Genel Tebliği ile bu hüküm aynen pekiştirilmiştir.

 

Konu ile alakalı diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanununun "Ücretin saklı kısmı" başlıklı 35 inci maddesinde "İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır." hükmü yer almaktadır.

 

Yine İcra İflas Kanununun 268 inci maddesinde; "261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilirse, ihtiyatî haciz sahibi alacaklı, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak eder. Rehinden önce ihtiyatî veya icrai haciz bulunması hâlinde âmme alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemez" hükmü ifade edilmektedir.

 

Bu durumda rehinli bir alacak amme alacağının önünde ve bu alacak için amme alacağından önce haciz konulmuşsa rehinli alacak tüm hakkını aldıktan sonra, amme alacağı kalan miktar kadar tahsil edilebilir.

 

Aynı Kanunun 208. Maddesinde ise "Alacakları rehinli olan alacaklıların satış tutarı üzerinde, gümrük resmi ve akar vergisi gibi Devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi o akar veya eşya bedelinden istifa olunduktan sonra rüçhan hakları vardır." hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda satışı yapılan malın aynından doğan vergiler ve alacaklar öncelikle ödenecek, satış bedelinden kalan tutar üzerinden, alacaklı sıralamasına göre paylaştırılacaktır.

 

Ancak görüleceği üzere garameten taksim ve rüçhan hakkı, satış sonucu elde edilen kıymetlerde sözkonusudur. Alacaklı amme idaresinin hacze iştiraki doğrudan maaş haczi ise, 6183 sayılı Usul Kanununda maaş kesintisinden kamu alacağının önceliğine veya garameten taksim usulüne değinilmemektedir. Usul Kanununda yer almayan bu durum, özel kanunlarda yerini bulmuş ve bu defa İcra İflas Kanununun 83. maddesinde: "Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir. Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez." hükmüne yer verilerek; maaş haczinde olası sıra cetvelinde kamunun rüçhan hakkı veya garameten taksim usulünün bulunmadığını bir anlamda ifade etmektedir. Konu ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığının Görüş Yazısında ise; "...uyuşmazlığın konusu olay bakımından aynı anda yürürlükte olan iki ayrı kanunda birbiri ile çelişen düzenleme olması durumunda genel kanundan sonra yürürlüğe girmiş olan özel kanun hükümlerinin uygulaması gerektiği, 2004 sayılı İcra İflas Kanunundan sonra yürürlüğe girmiş ve sadece kamu alacaklarının takip usulünü düzenleyen ve özel nitelikte bir kanun olan 6183 sayılı kanunun 21'inci maddesinin öncelikle uygulanması gerektiği..." belirtilmiştir.

 

Sonuç olarak; Amme alacağının sürüncemede kalmaması ve zamanaşımına uğrayarak tahsilatının imkânsız hale gelmemesi için 6183 sayılı Kanunun maaş haczinin garameten taksimi hakkında yeterince açık ve anlaşılır bir hüküm bulunmadığından düzenleme yapılması, amme alacağının etkin ve zamanında tahsilatı konusunda kolaylık sağlayacağı gibi, vergi dairelerince aktif bir şekilde kullanılan maaş haczi işleminin sonuçsuz kalmaması ile uygulamada birliğin sağlanarak ihtilafın çözümüne de ışık tutacaktır.

 

 

 


Kaynakça:

 

6183 sayılı A.A.T.U.H.K


2004 sayılı İcra İflas Kanunu

 

4857 sayılı İş Kanunu

 



13313 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Pratik Bilgiler

2024 yılı mesken kira gelirlerine

uygulanacak istisna tutarı 33.000 TL

2025 yılı mesken kira gelirlerine

uygulanacak istisna tutarı 47.000 TL