SİNEMANIN    BÜYÜSÜ  

Sinema  sanatı  yaklaşık 130 yıllık bir geçmişe sahip temelini tiyatrodan  alan  sanat dallarından biridir ve fotoğraf sanatının meyvesi olarak kabul edilir..

İnsanı odağına   yerleştiren bu sanat dalı   adeta büyüsünü yitiren dünyanın  yeniden büyülen-dirilmesidir. 

Karanlık odaya girip perdenin açılmasıyla artık bir parçası olduğumuz, bizleri  gerçek dünyanın  ağırlığından  koparan  başka bir gerçekliğin içine alıp   uzaklaştıran  sihirli dünyasının içine  gönüllü hapseder. Perde kapanır, gerçek dünyaya döndüğümüzde  ise; artık biz önceki biz değilizdir  ...Sanat iyileştirir düsturundan iyileşmiş olarak çıkarız.

Yusuf Atılgan ın Aylak Adam adlı kitabından   ayrı bir tatla tarif eder  sinemanın büyüsünü

“Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan.. Gördüğü film ona birşeyler yapmış. Salt çıkarını   düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık .Onun büyük işleri yapacağı umulur.”

 Yelpazesi o kadar geniştir ki herkese dokunur etkiler büyüler...

Çocukluğumuzda  heyecanla beklediğimiz kovboy filmlerinden sonra hangimiz o kahramana bürünüp sokağa fırlayıp bir süreliğine de olsa kurtarmadık dünyayı  ya da izlediğimiz filmin etkisiyle Türkan Şoray Tarık Akan olmadık ....

Mevzuatlarla dolu bu alanda  bana bu fırsattı verip, yer açtığı için  İbrahim ÇELİK'e çok  teşekkür ederim...Uzun soluklu bir  arada  olmayı canı gönülden istiyor heves ediyorum .  yaşanılan ağırlıklardan bir nebze de olsa nefes aldırma umuduyla,   görüşmek dileğiyle ....